FİLAMBARI
Etiyopya’nın Kaffa bölgesi kahvenin anavatanıdır. Kaffa’daki ormanların derinliklerinde yetişen “Arabika” kahve ağacının çekirdekleri, tarihte işlenen ilk kahve olarak bilinmektedir. Evliya Çelebinin seyahatnamesine göre, kahvenin insanlar üzerinde bırakmış olduğu etkinin kısa bir sürede yayılması üzerine, on beşinci yüzyılın başlarında Yavuz Sultan Selim döneminde, Yemen Valisi olan Özdemir Paşa tarafından İstanbul’a getirilerek padişahın beğenisine sunulmuştur.
Saray erkânın içmekten keyif duyduğu kahvenin kokusu sarayın koridorlarını öylesine bir sarmış ki; kahve, herkesin ulaşmak ve içmek istediği özel bir içecek halini dönüşmüştür. Kahveyi pişirmenin püf noktalarını öğrenmek üzere, özel bağlılıkları ile padişahın her daim hizmetinde bulunan kapı kullarından seçilen özel bir grup Yemen’e gönderilerek yetiştirilmiştir.
İstanbul’da artan kahve tüketimini karşılamak üzere birçok tüccar, ticari gemilerle kahve çekirdeklerini İstanbul’a taşımaya başlamıştır. Yine, Evliya Çelebi’nin seyahatnamesine göre, İstanbul kıyılarının en büyük kasabalarından biri olan “Çengelköy” dönemin en büyük iskelesi olan “Pazar Kayığı İskelesi”ni içinde barındırmaktaydı.
O dönemde, Çengelköy’ün büyük nüfusunu Rumlar oluşturmaktaydı. Bu zengin Rumlar, kıyı boyunca yerleşik bulunan yalılarda otururlar ve ticaret ile uğraşırlardı. İstanbul’un pazarlarında satılacak olan kahve çekirdekleri ticari gemiler ile pazar kayığı iskelesine yanaşırlardı. Dönemin bu en büyük iskelesine yanaşan ticari gemiler, o dönemde İstanbul’un en büyük kahve deposu olarak bilinen “Fil Ambarı” depolarına boşaltırlardı. Burada depolanan kahve çekirdekleri, özel kayıklar yardımı ile İstanbul’un dört bir yanına dağıtılırdı.